Güneydoğu Asya ülkelerinde 30 Gün: Gezilecek yerler ve ipuçları

Sonunda yıllardır hayalini kurduğum o muhteşem rotayı gerçekleştirdim! Tam 30 gün boyunca Tayland, Kamboçya, Vietnam ve Malezya’yı keşfettim. Evet biraz yorucuydu ama her anına değdi! Güneydoğu Asya ülkelerine gitmeyi düşünüyorsanız bu notlar size göre…
Uzun zamandır Tayland hayalleri kuruyordum. Bugüne kadar birçok ülkeyi ziyaret etmeme rağmen Güneydoğu Asya bölgesine hiç yolum düşmemişti. Bir havayolu şirketinin indirim kampanyasını görünce ‘işte zamanı geldi’ diye düşündüm. Eşim “Neden sadece Tayland? Başka ülkeleri de ekleyelim” deyince seyahat planımıza üç ülke daha ilave ettik.
Tayland, Kamboçya, Vietnam ve Malezya‘dan oluşan turumuz tam 30 gün sürdü. İstanbul’dan Bangkok’a gidiş ve Kuala Lumpur’dan İstanbul’a dönüş şeklindeki Doha aktarmalı uçuşumuz kişi başı yaklaşık 20 bin TL tuttu.

TAYLAND’I GÖRMEDİYSENİZ BİR ŞEYLER EKSİK DEMEKTİR
- Yaz aylarına kıyasla daha serin ve az yağışlı olduğu için gezimize aralık ayı başında Bangkok‘tan başladık. Yine de aralık ayında bile inanılmaz bir nem olduğunu belirtmem gerek. İstanbul’un nemi buranın yanında çok hafif kalıyor doğrusu.
- Geceliği yaklaşık 15 dolara bulduğumuz kısmi Chao Phraya nehri manzaralı odamız oldukça rahattı. Wat Arun ve Wat Pho tapınaklarını ziyaret ettik. Akşam Khaosan Caddesi’nde sokak lezzetleri denedik. İlgilenen varsa burada kolayca akrep, böcek ve timsah eti bulabilir!
- Yarım günlük tur ayarlayıp Mae Klong Tren Pazarı ve Damnoen Saduak Yüzen Pazar’ı ziyaret edebilirsiniz. Fiyat ortalama 750 baht. (1 baht neredeyse 1 TL’ye eşit). Pazarlık yapmaktan hiç çekinmeyin.
- Bangkok’tan sonraki durağımız Phuket‘e otobüsle gitmeyi tercih ettik. Bu seçenek hem daha pratik hem de ekonomik oldu. Bilet fiyatı kişi başı 750-1250 baht arasında değişiyor. Yolculuk yaklaşık 13 saat sürüyor. Mola verdiğimiz dinlenme tesisinde bedava yemek ikram ettiler. Yemekler güzel, tuvaletler temizdi.
- Phuket Old Town bölgesine yakın, geceliği 15 dolara bulduğumuz şirin bir otelde beş gün kaldık. James Bond Adası ve Maya Bay turlarına katıldık. Patong, Phuket’in en büyük plajı. Tatil severler tarafından en fazla tercih edilen sahil. Bu bölgenin gece hayatı oldukça popüler. Üzeri açık minibüslerle, püfür püfür esen rüzgar eşliğinde sadece 40 bahta Old Town’dan Patong‘a ulaşabilirsiniz.

GÖRÜLMEYE DEĞER KAMBOÇYA
- Phuket’ten sonraki durağımız Kamboçya’nın Siem Reap şehriydi. 60 Amerikan doları ödeyerek uçakla iki saatte, rahat bir yolculukla şehre vardık. Kamboçya vize istiyor. 30 dolar karşılığında kapıda vize veriyor. Yeşil pasaportumuz olduğu için bizden bir şey istemediler.
- Para birimi Kamboçya Riel’i olsa da pratikte fazla bir önemi yok. İhtiyacınız olan her şeyi Amerikan doları ile alabilirsiniz. Ülke genel olarak uygun fiyatlı denebilir. Örneğin iki dolara sokak lezzetleriyle karnınızı doyurabilirsiniz. Ancak hijyen konusunda biraz takıntılıysanız denemek zor olabilir. Ülke genel olarak temizlik açısından biraz soru işaretleri oluşturmadı değil.
- Siem Reap‘a gelmek istememizin en önemli sebebi tabiki Angkor antik şehri. Kmer İmparatorluğu, Angkor tapınaklarını yaklaşık 900 yıl önce Kamboçya’nın yemyeşil ormanlarının ortasında inşa etmiş. Giriş kişi başı 37 dolar. Alan o kadar büyük ki yürüyerek keşfetmeniz zor. Gün boyunca sizi gezdirmesi için tuttukçu ile anlaşmalısınız. Pazarlığa 25 dolardan başlayıp 15 dolara kadar iniyorlar. Hava oldukça sıcak olduğu için şapka takmayı ve güneş kremi sürmeyi sakın unutmayın.
- Ayrıca, 20 dolar karşılığında Tonle Sap Gölü’nde tekne turu yaparak, geleneksel balıkçı köylerinin hayatına tanıklık edebilirsiniz. Kompong Phluk, Tonle Sap’taki en güzel yüzen köylerden. Burada evler yüksek kazıklar üzerine inşa edilmiş. Mangrov Ormanı‘nda kayıkla gezmek için tur rehberinize ayrıca 5 dolar ödemeniz gerekiyor ama buna değer.
- Siem Reap‘ten uçak seferleri oldukça pahalı olduğu için bir sonraki durağımız Vietnam’ın Ho Chi Minh kentine gitmek için gece otobüsünden başka bir seçeneğimiz kalmamıştı. Gece otobüslerinin hepsi yataklı. Bildiğimiz koltuklu otobüslerden yok. Daha önce hiç yataklı otobüs deneyimlemediğimiz için hem garip hem de ilginç geldi. Ancak hijyenik hissi vermediğini söyleyebilirim. Ayrıca koridorların dar oluşu sıkıntı vericiydi. Her şeye rağmen farklı bir deneyim oldu.

VİETNAM: YANINIZDA BOŞ BAVUL GÖTÜRÜN
- 15 saatlik bir otobüs yolculuğuyla Vietnam‘ın eski adıyla Saygon olarak bilinen Ho Chi Minh şehrine vardık. Merkezdeki otelimize varmamız kolay olmadı çünkü şehir devasa motosiklet trafiğiyle ünlü.
- Mutlaka Ben Thanh Pazarı’na uğramalısınız. Burada yerel ürünlerin yanı sıra kaliteli taklitler de bulabilirsiniz. Biz, lüks bir Amerikan markasının mağazasında, Vietnam’da üretilen ürünleri çok daha uygun fiyatlarla aldık. Genel olarak fiyatlar o kadar ucuz ki aldıklarınızı koymak için ilave bir bavul şart olacak.
- Alışveriş turumuza ara verip Vietnam’a gelmemizin asıl nedeni olan Mekong Nehri Havza‘sını görmek amacıyla komşu Can Tho şehrine yola çıktık. Güneydoğu Asya’nın paylaşamadığı Mekong, dünyanın en büyük nehirlerinden. Kamboçya, Laos, Tayland ve Vietnam’da 60 milyondan fazla insan gıda ve gelir kaynağı olarak Mekong’a bağlı.
- Can Tho‘ya gelmeden önce hayalimiz nehir üzerinde çalışan, sivri Vietnam şapkalı insanların fotoğraflarını çekmekti. Doğal manzaralı balıkçı köyleri beklerken bizi kocaman bir şehir karşıladı. Gün doğumundan sabahın geç saatlerine kadar meyve, sebze ve sıcak yiyecek satan yüzlerce tekne satıcısının bulunduğu Cai Rang yüzen pazarı bölgenin en büyük ve renklisi. Burayı mutlaka ziyaret etmelisiniz.
- Sadece 100 TL gibi bir fiyata Cai Rang‘a yarım günlük tur satın aldık ve ertesi sabah beşte yola çıktık. Çünkü yüzen pazarlarda çalışan insanlar çok erken saatlerde işe başlıyor. Öğlen saatlerinde ise hareketlilik neredeyse bitiyor. Bunun en önemli sebebi nemli hava ve yüksek sıcaklıklar.
- Can Tho‘da geçirdiğimiz iki günden sonra Malezya‘nın başkenti Kuala Lumpur’a uçmak üzere Ho Chi Minh’e geri döndük. Kişi başı 60 dolara bulduğumuz uçumuzun bagaj hakkı 7 kg idi. Fakat fazla alışveriş yüzünden bagaj hakkımızı aştığımız için ilave ücret ödemek zorunda kaldık.

MALEZYA: LÜKS ALIŞVERİŞ MERKEZİ ÜLKESİ
- Oldukça rahat bir yolculukla iki saatte Kuala Lumpur Havalimanı‘na vardık ve trene kıyasla daha ucuz olduğu için otobüsle şehir merkezindeki otelimize vardık. Vardık varmasına ama bizi kötü bir sürpriz bekliyordu. İnternette fiyatı 20 dolar görünen odamız vergi eklendiği zaman 40 dolara çıktı. Üstelik bir penceresi bile yoktu. Dünya üzerinde penceresi olmayan bir otel odası olabileceği hiç aklımıza gelmemişti ama varmış! Çok yorgun olduğumuz için kaderimize razı olup otelde iki gece idare ettik.
- Malezya demek artık benim için artık küçük Hindistan demek. Hindistan’a hiç gitmedim ama gitmiş kadar oldum. Bir çok Hintli buralara çalışmaya gelmiş. Her sokakta Hint restorantı görebilirsiniz.
- İki günlük penceresiz oda tecrübemizden sonra şans yüzümüze güldü. Geceliği sadece 30 dolara 33 katlı, havuzlu, lüks bir rezidanstaki 1+0 şeklindeki odamıza yerleştik. Siz siz olun Kuala Lumpur’da kalacağınız yeri önceden ayırın bizim gibi son dakikaya bırakmayın.
- Petronas İkiz Kuleleri, Batu Caves, Bukit Bintang Caddesi mutlaka görmeniz gereken yerler. KL olarak bilinen Kuala Lumpur görkemli binalar ve havalı alışveriş merkezleri ile dikkat çekiyor. ‘Buranın halkı zengin herhalde‘ dedirtecek tarzda süslü ve devasa alışveriş merkezlerini her yerde göreceksiniz. Yerel halk ve turistler nefes almadan alışveriş yapıyor adeta. Ancak akşam saatlerinde otelinize dönerken dükkan önlerine çıkarılan çöplere üşüşen fareleri görünce doğrusu biraz hayal kırıklığına uğruyorsunuz.
- Eğer zamanınız varsa Malezya’da bir gününüzü ayırıp Malakka şehrine uğramalısınız. Çok sayıda cami, kilise, tapınak ve doğal güzelliğe sahip Malakka, 2008’den bu yana UNESCO‘nun Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Tarih boyunca Portekiz, Hollanda ve İngiliz İmparatorluğu’nun hâkimiyetinde kalan Malakka bu üç Avrupa kültüründen izler taşıyor.
Malezya’daki son günümüzün ardından, 30 günlük zorlu ama bir o kadar da unutulmaz yolculuğumuz sona erdi. Güneydoğu Asya‘nın sıcak atmosferinden, farklı kültürlerinden ve eşsiz manzaralarından fazlasıyla etkilendik. Yorgun ama mutlu bir sonraki macerayı sabırsızlıkla bekliyoruz…
Bu haber 03.02.2025 19:11 tarihinde eklendi. Yazı ve fotoğraflar: Selda Şahin
Yorumlar